TARİHİN YAŞANDIĞI YER DOMANİÇ
Domaniç Dağlarında Çam ve Kayın ormanlarının serinliğinde gezinirken, güzel sesini duyarak mest olduğunuz bülbüller, küçük derelerin duru su şırıltıları… bütün mütevazi görünüşü ile ruhunuzu saracaktır.
Biraz dikkat kesilin ve kulak verin; belki uzaklardan bir Kayı delikanlısının terennüm ettiği türküyü duyabilirsiniz.Bir bölük atlının yeni bir fetih müjdesi ile döndüğünü görüp sevinebilirsiniz.Gündüz Alp, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Hayme Ana gibi kutlu insanların sofrasında ekmek paylaşabilirsiniz. Dursun Fakı’ dan dini ders dinler, Akça Koca’dan kılıç talimi alabilirsiniz.
Tarih ve tabi güzellik, Domaniç yaylasında iç içedir.
Domaniç’ in tarihi M.Ö. 5500-3500 yıllarına kadar gider, çevrede Roma ve Bizans dönemine ait pek çok kalıntı mevcuttur.Domaniç esas güzelliğine Türk fethi ile kavuşmuştur. I. Alaaddin Keykubat; Soylu Oğuz’ un Kutlu Kayı Boyu’ nu 1230 yıllında Domaniç’ e yerleştirdi. Hayme Ana ve oğlu Ertuğrul Gazi’nin önderliğindeki Kayı boyu Domaniç’i Türk bilgeliği ile yöneterek tarihe en güzel bir miras olarak bıraktı. Bu miras, asırlar boyunca vefalı oğullar ile gururla taşınacaktır.
Osmanlı Devleti’ nin kuruluşu bu mübarek topraklarda gerçekleşti. Bu yörenin her bir yanından tarih fışkırmaktadır. Vefalı Domaniç Halkı, bu tarihi her yıl kutladığı törenlerde canlı tutmakta ve nesilden nesile aktarmaktadır. Domaniç güreşleri, Hayme Ana’ yı anma törenleri bunun en güzel ifadeleridir. Söz konusu törenlere devletin de sahip çıkarak maddi manevi destek vermesi ayrıca kayda değer bir memnuniyettir.
Tarihi Domaniç Güreşleri her yılın Haziran ayının ilk Pazar günü, Hayme Ana’ yı anma törenleri ise her yılın Eylül ayının ilk pazar günü yapılmaktadır. Bu gelenek asırlardan beri her yıl tekrarlanmaktadır.
15 Temmuz 1921’de baslayan Yunan işgali 5 Eylül 1922’de sona erdirilmiştir.
1926’da meydana gelen büyük bir yangınla Domaniç tamamen yanmıştır.Domaniç; Cumhuriyet döneminde nahiye olarak Söğüt’e, İnegöl’ e, 1932’de Tavşanlı’ ya bağlı kalmıştır.1 Nisan 1960’da müstakil ilçe olmuştur.
Hicri 1310 tarihli Hüdâvendigâr Vilayeti Salnamesinde Domaniç aşağıdaki gibi zikredilmektedir.
Domaniç nahiyesi İnegöl kazası merbutatından olup kırk karyeyi samildir. Dahil-i nahiyede cem’an otuz sekiz cami-i şerif ve mescit, yirmi dükkan, bin beş yüz hane ve kırk mektep bulunur. Kura-yı saire ber-vecd-i ati muharrerdir. Hisar, Küçük, Çukurca, Büygüç, Burhan, Soğucak, Kıranlar, Karakaya, Göçebe, Bercin, Kara, Peşmet, Derebey, Sarot, Çiftlik, Domur, Çakıl, Çavuk, Tiraz, Bökerler, Ilıcaksu, Bulamur, Dombayçayır, Fındıcak, Seyyid Fevzi, Erikli, Kırık, Kozcagız, Güney, Saruhanlar, Ömerler, Burçin, Bozbilen, Aygırlar, Bike, Kozluca, Çarsamba, Ortaca, Karaman.
Kura-yi mezküreden Hisar karyesi civarında olup şimdiye değin bilinemediği halde iş bu bin üç yüz sekiz senesi evailinde keşfedilen cedd-i emced-i Hazret-i Hilafet penahi cennet-mekan Ertugrul Gazi Hazretlerinin valide-i muhteremeleri Hayme Ana nam muhadderenin medfeni mevcuddur ki vaki’ olan arz ve inha üzerine canib-i celili’l-menakib-i zillullahiden bir türbe-i ra’ na inşa buyurulmuştur.
Kuray-i mezküre ahalisi umumen çiftçi olup hububat-i mütenevvi’ a yetişdirirler. Domaniç nahiyesi dahilinde cesim ormanlar mevcut olduğundan buradan senevi miktar-i külli kereste ihraç olunur.
Domaniç dağlarında Konar-göçer Karakeçili yörükleri halen mevcut olup eski gelenekleri devam ettirmektedirler.
Selçukludan beri yöreye hakim olan Türk Kültürü, Domaniç halkının folklorik özelliklerinde kendini göstermektedir.
Kadın oyunları arasında bulunan; Sultan Gezmesi, Selçuklu Sultanlarının saray bahçesindeki gezmelerini konu alır. Dağlar Gazeli oyunu, Karakeçili yörüklerinin yayla hayatını yansıtır. Duman duman üstüne oyunu ise, kekliklerin bahar ve kış aylarındaki hareketlerini canlandırır.
Erkek oyunlarından Kayı Zeybeği, yöreyi yurt edinen Kayıların oyunu olup diğer bölge zeybeklerine göre hareketlidir.
Domaniç’te pek çok yatır bulunmaktadır. Bazı tarihi şahsiyetlerde ermiş olarak göstermektedir: Sarıkız, Hayme Ana, Hızır Dede, Yak Dede, Koyun Baba, Selim Dede, Arap Dede, Çam Dede, Ayvaz Dede, Yağıbasan Dede, Ebe Ana, Savcı Bey’in makam mezarı…
Tarihi mekanlar olarak; Saruhanlar Kalesi, Mızık (Beşik )Çamı, Ermeni Beli, Pazar Alanı, Ebe Çamlığı, Sarıkız, Ekizce Mevkii, Sivri Kaya, Çarşamba Yaylası, Durabey Mağarası, Kandilli Çamı… hepsi birer destan seklinde yaşamaktadır.
Domaniç’in köylerinin çoğu kuruluş döneminde dirlik olarak verilmiştir. Bekarlar, Aygırlar, Akbaş, Hasan oğlu, Göçebe, Kırık köylerinin ismi ne yazık ki değiştirilmiştir. Halbuki bu isimler ayni zamanda tarihi birer anlam da taşımaktaydı.
Domaniç’in ilk adi Hisarköy’dür.Uzun yillar bu isimle anılmıştır. Kayı boyuna yurtluk olarak verildikten sonra Domaniç adi söylenmiştir. Rivayete göre Hayme Ana ve Ertuğrul Gazi, Kayı Boyu ile I.Alaaddin Keykubat tarafından kendilerine yurtluk olarak verilen yöreye geldiklerinde Dağların koyakların çöken dumanlara bakarak; “Yeni yurdumuz duman içi. Soyumuza hayırlı olur inşallah.” demişlerdir. Böylece duman içi sözü söylene söylene Domaniç şeklini almıştır.
Lügatlarda ise;
Domalıç, Domaniç: 1. Tümsekli, çıkıntılı
2. Ertuğrul Gazi’nin ve yanında bulunanların ilk olarak konup yerleştikleri yer olarak bilinen bir dağin adi.( örnekleriyle Türkçe sözlük MEB Yayınları 1.cilt.)
Domalıç: Kambur, tümsekli, fırlak ( Büyük Larousse Milliyet Yayınları 7.cilt.) anlamındadır. Görüldüğü lügatlerdeki anlamlar da yörenin yeryüzü şekilleri ile örtüşmektedir.
1240 Km lik yüzölçümü bulunan Domaniç’in hemen hemen tamamı vasıflı çam, gürgen, ardıç, meşe ağaçları ile kaplı ormanlıktır.
Domaniç; tarihi, kültürel, coğrafi ve tabii güzellikleri ile aziz vatanımızın güzide köşelerinden biridir.
Ahmet URFALI – Tavsanli Anadolu Ögretmen Lisesi Müdürü
DOMANİÇ’İN TARİHİ
İlçenin yerleşim tarihi M.Ö. 5500-3500 yıllarına kadar uzanmakta olup, merkez ve köylerinde Bizans dönemine ait mezar taşı vb. kalıntılaralar bulunmaktadır. İlçeye ait ilk kesin bilgiler 13.yy. aittir. Bu dönemde Bizans hakimiyeti altında bulunan Domaniç 1. Alaattin Keykubat tarafından 13. yüzyılın son çeyreğinde Söğüt ile birlikte Ertuğrul Gazi liderliğindeki Kayı Boyu’na yayla olarak verilmiştir. Bu dönemden sonra İlçe toprakları Kayı Aşireti Yörükleri tarafından yayla olarak kullanılmıştır.
Domaniç’in ilk adı Hisarköy’dür. Sürmeliçukur’dan Anadolu’ya gelen Ertuğrul Gaziye yaylak olarak verildiğinde yöreyi gören Ertuğrul Gazinin; “Bu yayla duman içinde Duman-içi yaylaları bizim yurdumuzdur.” dediği Duman-içi ifadesinin zamanla Domaniç halini aldığı ilçenin isminin de buradan geldiği söylenmektedir.
15 Temmuz 1921 tarihinde Yunan işgaline uğrayan İlçe, 5 Eylül 1922’de işgalden kurtulmustur.1926 yılında meydana gelen büyük bir yangınla İlçe Merkezi tamamen yanmıştır.
Domaniç; Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet döneminde uzun yıllar nahiye olarak Bilecik ili-Söğüt İlçesine, Bursa ili-İnegöl İlçesine ve 1932 yılında da Kütahya ili-Tavşanlı İlçesine bağlı kalmış, 1 Nisan 1960 tarihinde Kütahya ili’nin 6. İlçesi olmuştur.
Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osmanlı Ailesi, Oğuzların Kayı Boyu’na mensuptu. Oğuz Türkleri, Türk Dünyasının en önemli gruplarından birisidir. Yirmidört boydan meydana gelir. Bu yirmidört Oğuz Boyu’ndan biri de Kayı Boyu idi.
Kayıların bir kısmı Türkiye Selçuklu Sultani I. Alâeddin Keykubat döneminde Anadolu’ya geldi. Selçuklu Sultani bunları önce Ankara’ya yakın Karacadağ yöresine yerlestirdi. Daha sonraki yıllarda (XIII.YY. ortaları) buraya yerleşenlerin bir kısmına Sögüt ve Domaniç bölgeleri yaylak ve kışlak olarak verildi. Söğüt ve Domaniç’teki Kayı Boyu’nun basına XIII.YY. sonlarına doğru Ertuğrul Bey geçti.
Kayıların, Bizans surlarına yakın bir bölge olan Domaniç’e yerleştirilmesinin sebebi; Selçuklu sınırlarını Bizans akınlarına karşı korumada başarılı olmalarıdır. Ertuğrul Bey ve oğlu Osman Bey burada zamanla güçlenmiş ve giderek zayıflayan, İlhanlı Devleti’nin esaretinde kalan, Selçuklu Devleti’ne karşı bağımsızlık ilan ederek Osmanlı Devleti’ni kurmuştur.
Domaniç’te Çarşamba Köyü’nde, Osman Gazi’nin Annesi ‘ne ait olduğu tahmin edilen Hayme Hatun Türbesi bulunmaktadır. Bu türbenin varlığı da Osmanlıların ilk Yerleşim yerlerinden olduğunu kanıtlamaktadır.
COĞRAFİ DURUMU VE DOĞAL YAPISI
Kütahya’nın kuzeyinde yer alan ilçenin yüzölçümü 1.240 km2 rakımı 870 metredir. Yeryüzü şekilleri bakımından dağlar ve ormanlarla kaplıdır. Bitki örtüsü çam ve kayın ormanlarından oluşmaktadır. İklim bakımından karasal iklim kuşağındadır.
İDARİ YAPISI VE NÜFUS DURUMU
İlçe nüfusu 19.560 dır. Nüfusun 4.673’ü İlçe merkezinde, 14.887’si köylerde yaşamaktadır. İlçe merkezinde 4 mahalle olup, ayrıca 32 köy, 1 belde ve 8 köy bağlısı bulunmaktadır.
EKONOMİK VE SOSYAL YAPISI
İlçe halkının büyük çoğunluğu SSK emeklisidir. Halen Tunçbilek linyit madenlerinde çalışanlar olup, gençlerin büyük bir çoğunluğu Bursa İnegöl İlçesindeki fabrikalarda mobilya isçisi olarak çalışmaktadır.
İlçe topraklarının yarıdan fazlası ormanlar ile kaplı olup, geriye kalan arazi de tarıma elverişli değildir. Tarımdan gelir elde edilememekte, halk, tarımı genellikle kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapmaktadır. Son yıllarda süt ve besi sığırcılığı, koyun ve alabalık üretimine ilgi artmıştır.
EĞİTİM VE SAĞLIK DURUMU
1 Imam Hatip Lisesi, 1 lise olmak üzere 23 egitim kurumunda 2.474 ögrenci ve 132 ögretmenle egitim ögretim devam etmektedir. Ilçemizde 1994 yilinda açilmis olan Dumlupinar Üniversitesi’ne bagli Domaniç Meslek Yüksek Okulunda 385 ögrenci ögretim görmektedir.
1 SSK dispanseri, 9 saglik ocagi ve 3 saglikevi’nde toplam 4 hekim, 1 diş hekimi 1 Sosyal Hizmet uzmanı 6 saglik memuru, 2 çevre sagligi teknisyeni, 2 hemsire, 2 ebe, 1 soför ve 2 hizmetli ile saglik hizmetleri yürütülmektedir.
KÜLTÜR TURİZM VE SPOR
Ilçede Ilçe Halk Kütüphanesi mevcut olup; okuyuculara hizmet sunmaktadir. Ormanlarimiz piknik ve kamp alani olarak Turistik kullanmaya uygundur. Ilçe merkezinde 1 adet spor kulübü ve 1 adet de turizm ve folklor arastirma dernegi faaliyette bulunmaktadir.
ALTYAPI VE ULAŞIM
Il merkezine 90 km. uzaklikta bulunan Ilçemizi ile baglayan yolun Domaniç-Tavsanli arasi dar ve bozuk olup yolun yapilmasi gerekmektedir. Ilçeyi Bursa Inegöl’e baglayan yolun Domaniç-Kocayayla arasi bakimsiz ve bozuk olup bu yolda da islah ve karla mücadele çalismalari yapilmasi gerekmektedir.
Devletin temel altyapi hizmetlerinden; yol, su, elektrik ve telefondan tüm ilçe halki faydalanmaktadir.
SARI KIZ EFSANESI
Sefa köy üstündeki Dikili Kaya’ya çıkanlar, doğu yönüne baktıklarında Domaniç’i ve köylerini dağların sınırları içinde görürler. Destanı bilenler bu coğrafi duruma dikkatle baktıklarında Ergenekon’u hatırlayabilirler. Su, ağaç, yeşillik Domaniç’te her an görülen unsurlardır. Bunlarla iççice yaşarsınız. Tabii tarihle de.
Kutlu Kayı boyunun fidanı bu topraklarda dikilmiş, suyunu buradaki pınarlardan alarak beslenmiş, çınar dualarla büyümüş ve dünyanın dört bir yanına dallarını uzatmıştır.
Hayme Ana, Ertugrul Gazi, Osman Bey… Domaniç’in her kösesinde canli hatiralarla yasiyor. Halk, bu hatiralari kutsal emanetler gibi nesilden nesile aktariyor. Düzenlenen kültürel faaliyetlerde yüzyillardan beri her yil birkaç defa tekrarlaniyor.Domaniç ve çevre halki kendi topraklarinda yasayan ve yasatilan ulu-kisilerle övünç duyuyor.
Kayi Boyu, Domaniç’e 1235 yilinda geldi. Buraya yerlestirmelerinin temel sebebi Domaniç’in uç olmasi, Çarsamba’da baspiskoposlugun bulunmasi idi. Domaniç, karis karis, tepe tepe fethedildi. Fetih Türk’e özgüdür. Neticesinde toprak, vatan olur. Daga tasa Türkçe isimler verildi.
Ve menkibeler, efsaneler yer isimleri ile iliskilendirildi
Sari Kiz Efsanesi Domaniç’te, Tavsanli’da Senlik Köyünde, Kütahya’da, Eskisehir’de, Afyon’da, Balikesir’de, degisik varyantlari ile anlatilir. Ama hepsinde Sari Kiz’in güzelligi, su, ermislik… ortak özelliklerdir.
Sari Kiz’in babasi; bazen Kral Midas veya Alaaddin Keykubat, bazen bir hoca veya yoksul bir köylüdür.
Sari Kiz; Karakeçili Türkmenleri arasinda yaygin bir efsanedir. Sari Kiz; güzelligi, iffeti, temizligi ifade eder. Bu durum O’nu ermislige kadar yükseltmistir.
Efsanenin sonu bazen masallarda oldugu gibi mutlulukla sonuçlanir. Bazi efsanelerde ise sonuç hüsrandir.
Ama sonu ne olursa olsun, bu efsane insanlarla beraber sonsuzluga kadar yasayacaktir.
Simdi bu efsaneleri görelim:
DOMANIÇ SARIKIZ EFSANESI
Bursa-Keles taraflarinda bes erkek kardesin bacisi olan Sari Kiz güzelligi ile çevrede dillere destandir. Sari Kiz’in yüz güzelligi, endami yaninda iyilikseverligi de herkeste hayranlik uyarmaktadir. Delikanlilar onunla evlenmek için can atmaktadir.
Ama Sari Kiz’in evlenmek gibi bir düsüncesi yoktur. O’nun bu düsüncesi yanlis yorumlanarak dedi-kodu yapmaya sebep olur. Yalan ve kötülük insanin cevherinde yok ise dedi-kodu yapilmasi ne gam. Ancak bes civanmert delikanli, kiz kardesleri hakkinda ileri-geri konusulmasina dayanamazlar. Çevreden kulaklarini doldururcasina; – sunlara bakin bir de adam gibi geziyorlar, diye söylenirler. Sari Kiz’in kötülügünü gören yoktur. Evlenmemesi ve ara-sira ortadan kaybolmasi dedikoducu insanlarin konusmalarina sebep olmaktadir.
Güzeller güzeli Sari Kiz en çok agabeylerinin, anne ve babasinin üzülmesine dayanamamaktadir. Bir günahi ve suçu yoktur ki onu telafi etsin. Insanlarin agzi torba degildir ki büzsün.
Aile meclisi toplanir. Agabeyleri, ruhunun da yüzü gibi temiz ve güzel olduguna inandiklari Sari Kiz’i Domaniç Ilicaksu’daki hocaya göndermeye karar verirler. Böylece dedi-kodu belli bir müddet sonra bitince bacilarini geri getireceklerdir.
Sari saçlı, gül endamlı Sarıkız, gecenin en karanlık vaktinde agabeyleri tarafindan yola çikarilir. Sarıkız bagri kaba çalılı tepelere bakar, göremez. Her gün su doldurdugu çesmeye bakar, göremez. Gördügü koyu bir karanliktir. Gittigi yer gibidir. Karanlık, binbir mechuliyeti içinde saklamaktadir. Geçmis ve gelecek türlü suallerle birbirine karisir. Ama O ., kaderine razidir.
Agabeyleri dogruluguna ve dürüstlügüne inandiklari hocaya bacilarini emanet ederler. Sarıkız, bilmedigi bir çevrede, tahmin edemeyecegi gelecegine teslim edilmistir.
Saatler gün, günler ay olur. Ilicaksu’yun üzerine günes dogar ve batar. Her dogus binbir umutla baslar. Her batis bir muhasebeyi, kâr-zarar durumunu düsündürür. Birbirini tanima zamani geçince, ruh hallerini tahlil etme vakti baslar.
Sarıkız’ın bazi davranislarina anlam veremezler. Hele aradıklarında bulamayınca akıllarından yüzlerce yorum geçer. Sonunda Hoca ve esi, dedikodu yapilacagindan korkarak Sari Kiz’in agabeylerine Ilicaksu’ya çok acele gelmeleri için haber gönderirler.
Hoca ve esi Sarıkız’ın ara-sıra kayboldugunu belirterek “Bacınızı alıp götürün derler.
Ağabeyleri alelacele Sarıkız’ın odasına girerler. Sarıkız, kırk kız ile beraber Husu içinde namaz kılmaktadırlar. Sarıkız ile beraber kırk kız sırlarının ortaya çıkmasının telaşı ile dışarı fırlarlar.
Şimdiki suyun başında bulunan kayanın içine girerek kaybolurlar. Tam bu sırada kayanın dibinden su çıkmaya baslar. Kısa sürede su Ilıcaksu derelerini doldurur. Suyun içinden her an çıkan su kabarcıkları Sarıkız ile kırk kızın soluklarıdır. Zira onlar ermişlere karışmışlardır.
Ahmet URFALI – Tavşanlı Anadolu Öğretmen Lisesi Müdürü